EL SANATLARI 22 Ekim 2024, 13:46
SAVAT GÜMÜŞ İŞLEMECİLİĞİ
Savat: gümüş işlemeciliğinde bir süsleme sanatıdır. Savat ustası tasarladığı şekli, sanatını koyacağı gümüş eşyanın üstüne kurşun veya sabit kalemle çizer. Bu şekil, Van Kalesi, Akdamar Kilisesi, Hoşap Kalesi olabildiği gibi, Kedi, at gibi figürlere de rastlanır. Çizilen taslağın üstüne usta, çelik uçlu kılcal kalemle büyük bir titizlikle ince kanallar açar. Bir ölçü gümüş, dört ölçü bakır, dört ölçü kurşun ve biraz da kükürt, 750 derecelik ısıda karıştırılarak savat adı verilen alaşım elde edilir. Daha sonra savat soğumaya bırakılır. Soğuyan kütle toz haline gelinceye kadar önce örs üzerinde, daha sonra havanda dövülür.
Elde edilen savat, gümüş eşya üzerinde daha önce açılmış olan kılcal kanallara iki yolla sürülür. Ya yemeğe tuz eker gibi serpilir ya da boraks ile sulandırılarak çamur haline getirilen savat, boşluklara sıvanarak doldurulur.
Yüksek derecede ateşine tutulur. Isının etkisiyle tekrar eriyen savat, boşluklara iyice nüfuz eder. Bu aşamadan sonra soğuması için bekletilen savat, cilalanarak kullanıma hazır hale gelir. Savatın kökeni Urartular’a kadar gider. Van Bölgesinde, Romalılardan günümüze kadar gelmiş bir süsleme sanatı olan savatın yereldeki adı “sevad”tır. İdeal olan 950 ayar gümüşe savat yapmaktır.
ÜZERLİK SANATI
Üzerlik tohumu dağda ve mezarlıklarda yetişir ve yaşken toplanır. İğne, ip, tahta ve kumaş gibi malzemeler kullanılarak meydana bir parça getirilir bu parçaya buk adı verilir. Üzerlik Van ve çevresinde evlerin, dükkânların dekorasyonunda kullanılmaktadır. İplere dizilip şekillendirilen üzerlik tohumları evlerin süs eşyası haline gelmiştir. Halk kültüründe önemli bir yeri olan üzerliği Van’da bilmeyen yok gibidir. Üzerlik nazar tütsüsü olarak da kullanılmaktadır. Nazar değdiğine inanılan kişi, üzerlik ve tuzun yakılması sonucu ortaya çıkan dumanı içine çeker ve bu şekilde nazardan kurtulduğuna inanılır.
VAN KİLİMLERİ
Kilimcilik, Van’da değerini kaybetmeden sürdürülen el sanatlarından biridir. Yörede yaşayan halk, özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında koyunlardan kırktıkları yünleri, iyice yıkayarak, üzerlerindeki pislikleri arındırmakta ve bunları daha sonra kurutmak üzere uygun bir yere sermektedir.
Yünler; yıkama ve kurutma işlemlerinin ardından, yün tarağı adı verilen aletle tarayarak düzleştirilmekte ve teşide ip haline getirilmektedir. İp haline getirilen yünler çıkrık yardımıyla yumağa dönüştürülmekte ve dokuma üretiminde kullanılmaktadır.
Dokuma üretiminde yörede hepik olarak adlandırılan kirkit ve tezgâh gibi geleneksel aletler kullanılmaktadır. Van ve çevresinde yapılan kilimlerde çözgü ve atkı ipi olarak orta kalınlıkta bükülmüş ipler kullanılmaktadır. Böylece kilimlere sağlamlık kazandırılmaktadır. Bunun yanı sıra son zamanlarda fabrika iplerinin de kilim üretiminde kullanıldığı görülmektedir.
Yarım asır öncesine kadar yer tezgâhlarında, büyük ebatlarda, çift kanat (şak) şeklinde meydana getirilen Van kilimleri, simetrik bir görünüme sahip olamamaktaydı. Çünkü bu parçalar geniş olmayan yer tezgâhlarında ya da ıstar adı verilen dikey tezgâhlarda tek kanat şeklinde dokunduktan sonra, ortadan dikilerek birleştirilmekteydi ve bu da simetrinin elde edilmesini zorlaştırmaktaydı.
Günümüzde yapılan kilimler, dikey tezgâhlarda ve daha küçük ebatlarda, tek parça olarak meydana getirilmekte ve bunlar ilikli dokuma tekniğinden yararlanılarak yapılmaktadır. “Standart olmamakla birlikte yöre kilimlerinde 10 cm2 de 40 çözgü ipi, 230 motif atkısı bulunmakta, ilik boyları oldukça kısa tutulmaktadır. Yöre dokumaları yatay, dikey, merkezi ya da diagonal kompozisyonlara sahip şekilde tasarlanmaktadır ve bu kilimlere genel bir simetri hâkimdir.
Van kilimlerinde kullanılan motifler oldukça geniş ve büyük şekilde tasarlanmakta, böylece dokuma yüzeyinde boşluk bırakılmamaktadır. Bu da Van kilimlerinde göze çarpan önemli bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Kilimlerde genellikle tek bordüre yer verildiği görülmektedir. Ancak bazı kilimlerde birden fazla bordür de kullanılmaktadır. Bordürlerde kilim zemininde kullanılan motiflerden farklı örgelerin yer aldığı görülse de bunlar kilimin bütünlüğünü bozmamaktadır.
Van kilimlerinde göze çarpan bir başka özellik ise motifleri genel olarak stilize edilmiş geometrik şekillerin oluşturmasıdır. Her motif ayrı ayrı kareler içerisine alınmakta ve kareler içine işlenen ana motifin içi de ikinci bir motifle dolgulanmaktadır.
Van’da dokunan kilimlerin önemli özelliklerinden biri de, kadınların duygularını yansıtmak için motifleri araç olarak kullanmalarıdır. Kilimlerde genel olarak kırmızı, siyah, kahverengi, lacivert ve kirli Van beyazı olarak bilinen renkler görülmektedir. Bu renklerin tercih edilme sebebi ise kış mevsiminin uzun olması ve bu süre içersinde oluşabilecek kirlenmeyi saklayabilmektir.
Van ve çevresinde dokunan kilimler onu dokuyan aşirete ya da kullanılan ana motife göre adlandırılmaktadır. Belli bir aşiretin adını alan kilimler bir başka aşiret tarafından dokunsa bile ilk dokuyan aşiretin adı ile anılmaya devam edilmektedir. Bunlar Canbezar, Gülhazar, Lüleper, Gülsarya, Şehvani, Gülgever.